geri dön
Sorunlara değil çözümlere odaklanmak bir seçimdir. İsteklerinize odaklandığınıza emin misiniz?

Sorun Dediğin Nedir? İstersek Çözeriz!

huzur i̇letişim i̇lişki yaşam zaman

Sorunlara değil çözümlere odaklanmak bir seçimdir. İsteklerinize odaklandığınıza emin misiniz?

Hangimizin sorunları yok ki? Maddi - manevi sorunlar, geçmişte başlayıp bugüne sürüklenen sorunlar, gelecekle ilgili kaygılar, şu an içinde olduğumuz ve acilen çözmemiz gereken sorunlar ve benzerleri…

Hayatınızda gördüğünüz, hatta imrendiğiniz, rol model aldığınız bütün o hayatların zannetmeyin ki sorunları yok. Herkesin, hepimizin var. Bazen duyduğumuz bir söz, bazen yolumuza çıkan bir engel ya da biz her şeyi planlamış ve hayatımız yolunda giderken aldığımız bir haber... Bunların üstesinden gelmek inanın çoğu zaman kimse için kolay değil. Ancak belirli yaklaşımlarla, kullanılacak metotlarla üstesinden gelmemiz mümkün. "Nasıl?" dediğinizi duyar gibiyim☺

Öncelikle yaşadığımız sorunu doğru anlamamız gerekir. Ancak o zaman iletişimde doğru düşünce sistemini kullanarak çözümleri sıralayabiliriz. Geriye harekete geçip gerekeni yaparak yaşadığımız sorundan kurtulmanın ve tekrar yaşanmaması için alınacak önlemlerin sırası gelmiştir.

Zihnimiz bir sorun ile karşılaştığında, duygularımız, algılarımız, düşünce yapımız soruna odaklanır. Çünkü beynimiz alışık olduğu şeyleri yapma eğilimindedir. Bir sorun ile karşılaşınca zihnimizde duygular, algılar, fikir üretmeler sistematik sıradan çıkar ve "Sorun! Sorun! Sorun!" alarmı başlar. Bu düşünce ile duygular yani kaygılar büyüdükçe büyür.

Gelin zihnimizde sorunlara değil çözümlere odaklanmak için sistematik sıraya bir göz atalım!

Sorunlarımızı anlıyor ve hangi sorun kategorisinde olduğunu belirleyebiliyor muyuz?

Hayatımızda birçok sorunla karşılaşıyoruz. Öncelikle sorun yaşamanın hayatın bir parçası olduğunu, her sorunda birçok şey öğrendiğimizi aklımızdan çıkartmadan, duruma/olaya bakmamız gerek. Sorunlarımızı kategorize etmeyi bilirsek çözümleri nereden bulacağımız netleşecektir.

 Bireysel etki alanındaki sorunlar

Hadi sorunlarımızı anlayıp kategorize etmeyi örnekleyerek açıklayalım. Diyelim ki tartıya çıktınız ve "Eyvah!" kilo almışsınız, ipin ucu kaçacak gibi görünüyor. Alın size kocaman bir sorun. Hemen zihin başlar "of ya, aman be, nerden aldım ben bu kiloları, neyi kessem acaba? Kıyafetlerim olmamaya başladı, kendimi sağlıksız da hissediyorum, diyetisyene gideyim, dur kendimce sıkı bir diyete başlayayım" vb. gibi düşünceler ile boğuşmaya. İlk anda hep sorun ve sorunun sonuçlarına odaklı tepkiler veririz. Oysa ki bu sorunun tamamen kendinizle alakalı (bireysel alanınızda) aldığınız kararlar ve davranışlarınızla ilgili olduğunu kabul etmeliyiz. Diyetisyene gitme kararınız olsa bile gerçekleştirdiğiniz sürece sorun büyüyerek sizi daha çok huzursuz etmeye başlar. Diyetisyene gittiniz diyelim; listeye/programa uymadığınız sürece diyetisyenin sizin için yapabileceği bir şey yok maalesef. Emin olun☺ Bu sorun bireysel alanınızda hedefler belirleyip kararlı davranışlarla kendinizin çözebileceği bir sorun. Çözüm sadece sizde ve davranışlarınızda. Bu tür sorunları “Bireysel Etki Alanımdaki Sorunlar” olarak tanımlayabilirsiniz.

Dolaylı yaşanan sorunlar

İkinci grup sorunlarımız “Dolaylı yaşadığımız sorunlardır”. Yine bir örnek ile açıklayalım. Diyelim ki özel ilişkinizde partnerinizle ya da iş yerinizde üst yöneticinizle sorun yaşıyor ve kendinizi değersiz, aldatılmış, ötekileştirilmiş, istenmeyen vb. hissediyorsunuz. Özel hayatımız ve iş ya da okul hayatımız yaşam alanlarımızdan önemli alanlardır. Günlük yaşantımızda zaman olarak uzun süreler kapsarlar. Bu nedenle bu alanlarda yaşadığımız sorunlar bizi biraz daha çok zorlar. Çözüme odaklanmak korku ve kaygılarımız nedeniyle zorlaştıkça zorlaşır.

Bu durumun sadece sizin bireysel çabanızla çözülemeyebilir. Ancak sorun yaşadığınız yöneticinizle açık iletişimde olur ve kendisinden destek istediğinizi söylemeniz gerektiğine odaklanırsanız dolaylı yaşadığınız bir sorunu çözmek için çaba göstermiş olursunuz. İletişime geçmeden, kurgulayarak, uzak kalarak kaçarak ve hatta uzaktan izleyerek iki kişilik bir sorunu tek başınıza çözemezsiniz. Bu tip sorunlarda, sorunu yaşadığımız kişi ile iletişimde olmak ve bunun için çabalamak çözümün en önemli parçasıdır. Dikkat edilmesi gereken en önemli konu ise "iletişim dili" dir. Doğru zamanda, doğru konuşma ortamını yaratıp, doğru ses tonu ve yaklaşımla yardıma ihtiyacınız olduğunu dile getirerek başlayabilirsiniz. 

Etki alanı dışındaki sorunlar

Üçüncü bir sorun örneği vermek gerekir ise; sabah kalktınız sular kesik, belediye çalışma yapıyor, siz haberdar değildiniz ve yüzünüzü yıkayacak su yok. "Aman Tanrım! Toplantı var, duş almam gerek, kahvaltı nasıl olacak?" Hemen koşup balkona belediye işçilerine bağırmak, ne zaman gelir sular diye sormak gerekir mi? Tartışılır. Bilgi alabiliriz evet ama ya tüm gün gelmeyecekse?

İşte bu sorun o an için sizin hayatınızda kaos yaratsa bile bu hayatta ani depremlerin de olabildiğini, her şeyin yerle bir olabildiğini maalesef yaşadık hepimiz. Hayat bu ve böyle güzel. Önemli olan bu gerçekleri unutmadan hemen o anlık kaosu nasıl çözebileceğinize odaklanmaktır. Belki çok yakınlarda bir kuaför var ve saçlarınızı yıkayıp, bir de başınıza masaj yaparak işe gitmenizi sağlayacak. Bu noktada çözüm aramayıp sadece evin içinde "ne yapacağım ben, kahretsin bu durumu geç kalacağım vb. " stresini kendinize neden yüklemeyi seçiyorsunuz? Hayatımızda bazı sorunlar vardır ki bizim etki alanımız dışındadır. Depremler, seller, iflas eden patron, kapatılan işyeri ve en zor olanı da sevdiklerimizin kayıpları. Bu sorunlar bizim etki alanımız dışındadır. Ne yaparsak yapalım o an için durumu değiştirme şansımız yoktur. O anda kendimiz için ne yapabiliriz diye düşünerek gerekeni yapmaya odaklanmalıyız. Bu tür sorunları “Etki Alanım Dışındaki Sorunlar” olarak tanımlayabilirsiniz.

Bu tip sorunların en zoru sevdiklerimizin kaybıdır. İnanın onun da bir çözümü var ve o da “Kabullenmektir”. 

Siz süper kahraman değilsiniz!

Biz sadece kendi etki alanımızdaki ve dolaylı etki alanımızdaki sorunların çözümlerine odaklanmalıyız. Etki alanımız dışında olan birçok sorunu ise kabullenmek en doğru çözümdür. Siz süper kahraman değilsiniz, çok kıymetli bir bireysiniz. Kıymetiniz kendinizle ve çevrenizdeki iletişim halinde olduğunuz kişilerle doğru orantılıdır. Siz sorunlara yaklaşırken evham yapmak yerine çözüme odaklanmalısınız. Gerekeni yapmak için sorunlarınızı kategorize edin. Sorununuzun hangi kategoride olduğuna bakın. Bireysel Etki alanınızda ise kendi adınıza kararlar alın ve harekete geçin.

Dolaylı etki alanınızda ise iletişime açık olun, sorunu çözme niyetinde olduğunuzu söyleyin ve neler olduğuna bakın. Çözülmeye de bilir ama siz elinizden geleni yaptığınız için artık bu sorun sizin dolaylı etki alanınızdan çıkmış demektir. Rahat olun. Kendinize bu duygu durumundan çıkıp kabullenebilmek için zaman verin. Müdürünüzün davranışlarını siz değiştiremezsiniz. Siz elinizden geleni yaptınız. Artık bu sorunu düşünmek zaman kaybı ve gereksiz stres nedenidir. Hayatınızdaki başka alanlardaki hedeflere odaklanın ve kaygı üretmeden zamana bırakın. Sizin duygularınız dengeye girdikçe çözüm kendiliğinden su yüzüne çıkacaktır. Gördüğünüz çözümü kararlı bir şekilde uygulamak ise sizi huzurlu hissettirecektir. 

Çoğu zaman mutlu her daim huzurlu kalın. 

 

Haber Bülteni

Haber bültenine abone olun, Tüm yenliklerden haberdar olun.